Kayıtlar

Peki ya sonra?

peki ya sonra?  soğuk, uzak, iki yabancı gibi sensiz ilk gün, karanlığın dibi umudum baki, umudum daim ey talip sen bu derdi atlatırsın da hele bi sabah olsun... şehrin en uzağına, yol arar, can bulurum da gün doğar, güneş açar ey talip! gönlü ırak olana ulaşırsın da hele bi sabah olsun... talip düşe bu güzel derde yar'a seslenir her demde derdi verene minnetim, dermanına kavuşmayı nasip ede. Ey yola talip!  kavuşursun da hele bi sabah olsun... Alperen Kuru - ''talip'' 

Ezgisini Yazmış

Hâzâna düşen çiçekler, adını semâya yazmış. Kalplere düşen âhı, zâhitler kalbime yazmış. Şeb u gün içre rüzgâra meyil eden yüreğim, Seni görünce nevşende cânânı mühre yazmış. Müjgânına bakmaya göz mü dayanır zâhir, Senin gözlerin, ruhuma aşkın adını yazmış. Âh u efgânı mecnûna leylâyı unutturmamış, Gamından mecnûn, yârin nâmını çöllere yazmış. Bûs-ı lâline çeşmim hicrânından hâcet eylemiş. Her dem gül-i rânâyı âbından göklere yazmış. Deryâlara akmış feryâd-ı cânı bî-cânın düşen, Gönüllerde tûfan olmuş, kahrını ateşe yazmış. Velî ya meşgalden can-revaç yitirmiş akl-ı mânâyı, Dil-rubâdan dökülen kelamlara Ezgisini yazmış. Bayram Yıldırım  (Gazi Eğitim Fakültesi – Türkçe Öğretmenliği 3. Sınıf)

Vuslat-ı Hicrân

Hicrânla yanan gönlümde feryâd-ü figân,   Bir aşkın izinde, ruhumda kopan tufân.   Mecnûn misâli yalnız dolaşırım çöllerde,   Her zerremde saklı hasretine yanan nişân. Gözlerinde bahâr, dudaklarında zâr u lâl Sanki cennetimdir o cân-ı latif-i hayâl.   Sensizlik içinde her ânım bir hüsrân.  Bir anlık vuslat ki ruhuma cân ey zülâl! Leylâ’nın adıyla süslenen mübârek yolda,   Kavrulur ruhum pervâne gibi hâr-ı aşkda.   Vahdet-i vücûduna ermiş bu âh u zâr ki, Sonsuz sevdâmızdır gönlümdeki yolda. Düşlerde buluşur mâh-ı muhabbetin izi,   Her bakışında biter bu hâzin âzâbın sisi.   Özleminle başlar her gün rü'yâ-i bî-hudûd,   Sensizli günlerim, birer cân-ı mihânî gibi. Bayram Yıldırım (Gazi Eğitim Fakültesi – Türkçe Öğretmenliği 3.Sınıf)

Seni Sevmek

Seni sevmek Ay ışığı yüzüne vurunca, İsterdim ayı parlatan güneş olmak. Güzel kokunu duyunca, İsterdim tenindeki parfüm olmak. Gözün gözüme değince kahrolmak, Kolun koluma değince umutlanmak. Dalgalı saçlarında gezinmek, Ellerini okşamak ve de seni sevmek. Karapkara gözlerine dalmak, Kahkahanda boğulmak ve de seni sevmek. Yan yana gelince heyecanlanmak, Sen bana gelince, sevgilim. Ümmü Selem Duran | Büyükçekmece Çakmaklı Anadolu Lisesi

Esenlerde Kavuşma

       Esenler bugün bardaktan boşalırcasına insan yağmuruna tutulmuştu. Ne zaman olmadı ki bu? Otogar açılalı iki ay olmuştu halbuki. Bu kadar seyahat eder miymiş İstanbul halkı? Hem de akşam vakti. Yedi kat sema var derler ya bu otogar da o misaldi. Her katında ayrı zümreden insanlar vardı. Ben bilmiyorum tabii nerelere girilir nerelere girilmez. Her şey seni karşılamak içindi.        Yayan bir şekilde otogara giriş yaptım. Tabelaları takip ederek o koca yapının en alt katından içeri girdim. Korku filmlerini aratmayan bir yerdeydim. Gaz kokusu, çamur tutmuş duvarlar, yarım bırakılmış ucuz marka içki şişeleri, yanıp sönen bozuk floresanlar, duvarlarda ürkütücü çizimler... Az ileride, önceden beyaz olduğunu düşündüğüm fakat daha sonra kir ve pislikten, biraz da egzoz dumanından simsiyah olmuş bir duvarın kıyısında bir battaniye. Battaniyenin üzerinde bir kadın, yani ben öyle sanıyorum, yüzükoyun yere uzanmıştı. Üstünde beyaz uzun ...

Hüseyin Keleş'in "Gezegenin Çılgın Sporcuları" Kitabının Çocuk Edebiyatı Açısından İncelenmesi

   Yazarının Hüseyin Keleş, çizerinin ise İbrahim Çiftçi olduğu “Gezegenin Çılgın Sporcuları” kitabı 1 Ağustos 2020 tarihinde Eğlenceli Bilgi Yayınları bünyesinde 7. Baskısıyla karşımıza çıkıyor.    Bu kitap isminden de anlaşılacağı üzere alanında şöhret olmuş sporcuları konu alıyor. Bilgi vermenin amaçlandığı açık olan bu eser, dünya çapında tanınan Pele, Messi, Ronaldo gibi futbolcuları; Micheal Jordan, Kobe Bryant gibi basketbolcuları ve diğer spor dallarından seçilmiş yıldızların yaşamlarını ilham verecek şekilde karikatürlerle zenginleştirerek anlatıyor.     Hüseyin Keleş, 1981 yılında İstanbul Kurtuluş’ta doğdu. İlk ve ortaöğretimini bu semtte tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesinde “gazetecilik” bölümünde tamamladı. Ardından çeşitli yayın kurumlarında muhabirlik ve editörlük yaptı. İkinci üniversitesini ise Anadolu Üniversitesinde “spor yöneticiliği” bölümünde bitirdi. Spora ilgi duyan Keleş, bu ilgisini yazıya döktü. “Gezegenin Çı...

DİLDÂR

Dildâr     Leyla oldum, Aslı oldum, Şirin oldum belki sana Ama ben hiç böyle deli divane olmadım Nedir bendeki bu akılalmaz hâl? Biliyorum bu sevda karşılıksız  Ama gönül ne anlar bundan  O bir tek seni  Bir tek sevdasını bilir  Gözlerin sanki yemin etmiş gibi  Gözlerime değmemek için  Gönlün niye bu kadar inat eder? Beni gönlüne almamak için  Periza Eşki   Türkçe Öğretmenliği 2. Sınıf 

YÂD ELLER

YAD ELLER Gece, siyah saçlarını dağıtırken Sen dağıttın içimi, Belirsizlik tuzağına düşmüşken, Geldi daha beteri. Viraneyim her gördüğümde,   Gelmeni bekliyorum saatlerce, Her gün aynı terane, Yanımda istiyorum sadece. Göz göze gelmeye korkar, Dert başa sarar,  Yad eller seni arar, Can evimde bir telaş var. Songül Yıldızlı ( Türkçe Öğretmenliği 2.sınıf )

KARDELEN OLMAK İSTERİM

Dostluğun içinde bir karanfilim Yalnızlığın içinde bir kasımpatı Tutkularım bir erguvan ağacı İsteklerimse lavinia Bir kardelen olmak isterim Hemen, şimdi! Lalerimse sarı, beyaz, pembeleriyle Dolsun, dolsun gönlüme Bir yuva açsın çiçeklerim O yuvada bir gözlerinizin rengini unutmam Bir gülüşünüzü Papatyalar yeşertmişim içime ki ben, papatyaları da sevmem. Bir kardelen olmak isterim hemen, şimdi. Zorluğa rağmen zuhûr etmek, Tevâzuluğu esirgememek, Zarâfetten giysilerle Yorgun, bitkin düşmek, oluruyla! Bir kardelen olmak isterim, Ben, şimdi. Ben bi’ kardelen çiçeği Siz, Bayım, siz bi’ kar tanesi Bir kardeleniniz olmak isterim hemen, şimdi… Beyza Genç (Gazi Eğitim Fakültesi - Türk Dili ve Edebiyâtı Öğretmenliği 3.sınıf)

ETTİN BENİ

Bir bakışın ile ettin beni zail. Bir gelişin ile ettin beni nail.  Bir duruşun ile ettin beni hayran. Bir selamın ile ettin beni candan. Bir sohbetin ile ettin beni kendine sarmaşık. Bir gidişin ile ettin beni karmaşık.  Gamze Biliş  (Gazi Eğitim Fakültesi–Türkçe Öğretmenliği 2.sınıf) 

Saat Yediye Geliyor

Saat Yediye Geliyor    Köşe başını döndüğümde geride bir şey unuttuğum aklıma geldi: Çocukluğum. Evet, çocukluğum. Saat yediye geliyordu. Binadan üç can çıktı. Nesi var Rüstem? Ayağı ezilmiş, yanındakinin de kolu kopmuş. Şu çocuğun nesi var? Bilmiyoruz, konuşmuyor ahraz herhalde. Herhalde. Sabah olmuş, nerede benim kahvem? Hâlâ neden yakmadın sobamı? Saat yediye geliyor, Paşa gelir birazdan. Muhakkak gelir .  Geçtiğim köşe bana çok şey anlatıyordu. Âdeta benimle konuşuyor, beni azarlıyordu. Sen hiç çocuk olmadın, zaten bunu hak etmedin de sen. Senin nene lazım çocuk olmak. Sana ne lazım parkta oynamak, okula gitmek. Sen adam olarak doğdun ve hep öyle kalacaksın.  Aslında doğru değildi, bir zamanlar çocuktum. Fakat o sese karşı çıkacak mecalim yoktu. Cevap vermedim, devam etti. Hem sen çocuk olsan evdeki garibanlar ne yapacaktı? Hepsi eline bakıyor. Yedi nüfus! Evet, yedi. Ne yapmalıydım? Onları da mı terk edecektim?  Bütün bu düşüncelerin ağır tesiri ile köşe ba...

Dil ve Dilin Ortaya Çıkışı

  Dil ve Dilin Ortaya Çıkışı    21. yüzyılda yaşayan şanslı bireyler olarak, hayatımızı kolaylaştıran onlarca, hatta yüzlerce araca sahibiz. Mutfak aletleri, taşıtlar, telefonlar, bilgisayarlar, tabletler... Bunların hepsi bizi gerçekleştirmek istediğimiz sonuca ulaştıran araçlardır. Peki, günlük hayatta en çok kullandığınız aracın ne olduğunu düşündünüz mü? Cevabınız pekâlâ her gün saatlerce sevgilinizle mesajlaştığınız telefonunuz ya da başında dakikalarca uykusuz beklediğiniz kahve makineniz olabilir. Ancak cevap ne yazık ki bunlardan biri değil. Hepimiz bir gün içerisinde onlarca insanla iletişim kuruyoruz. Bu iletişimi ne ile kuruyoruz? Tabii ki dille! Tüm işlerimizi konuşarak, iletişim kurarak halletmiyor muyuz? Dil, insanlar arasında anlamlı bir bağ kurmamızı sağlayan, şüphesiz en temel unsurdur. Günlük yaşamda kullandığımız kelimeler, cümleler ve ifadeler sayesinde düşüncelerimizi, duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı başkalarına aktarırız. İster bir öğretmen olara...

DUYDUM Kİ

          Duydum ki gönlün dolu imiş,           Gözün başkasını görmez imiş.           Desene boşa gitti seviyor sevmiyorlar.           Suya düştü seviyor diye umutlar.           Demişsin:" dolanmasın ardımca!           Benim gönlüm yoktur ki onda".                      Ne olur tasalanma Senin gönül bahçende ben olmasamda olur                 Senin için ağlıyor bu gözlerim           Hep seni arıyor işte ellerim           Ama bir ömür mutluluklar sana Senin gönül bahçende ben olmasamda olur. Merve Nur Akça (Gazi Eğitim Fakültesi - Türkçe Öğretmenliği 1.Sınıf)

ZİNDAN

Karanlıktayım, zifiri bir karanlığın ışığında. Yalnızım, vehminden körelmiş aynaların karşısında. Bir dilek perisi göklerden üflüyor sanki, Toz bulutlarının içerisinde birer toz tanesi. Bahtı kara bir cemalin gökyüzüne bakışı, Haykırıyor, "bir tane olsun bu toprağa sığar mı?" Kimselerden bir kimsenin kimsesiz evlatları, Duyuyor mu karanlığın sessiz çığlıklarını? Duvardan gelen kederi andırır bir sesi, Göklere yükseliyor nicelerinin umutsuz velvelesi. Bir yol arıyor her biri duyurmak için sesini. İşte, Kapalı zindanların bembeyaz penceresi. Bayram Yıldırım

KAOS

Aynı günün karanlık sabahında Geziniyor karıncalar kafamda. Durmak bilmiyor hiçbir şey, Ruhumu emiyor sanki bu odada. Tekrar geçen vakitlerin ışığı yıldızlardan bile daha hızlı. giden kanatların bulutları Arş-ı Âlâdan bile daha uzaktı. İçimde bitmeyen bir karanlık Ümitsizliğe çalmış ruhumu. Gökyüzünden düşen aydınlık Aynaya saparak bulmuş yolunu . Ayarsız bir resmin karıncaları sanki Kafamda bitmek bilmeyen haykırışlar. Fırtanın bıraktığı kaos gibi Ruhumu ezen karanlık simalar. Bayram Yıldırım

Bu blogdaki popüler yayınlar

İRTİDAD YAMACI

SALDIN BENİ

BAKMA BANA ÖYLE