Yapmalı mıyım, yapmak ya da yapmamak bir ölçüt müydü ki, düşüncesi bile zihninde o olayı var etmiyor muydu? O halde doğru ya da yanlış, belki de daha fazlası, bu dünyada değildi. Derine inmek gerekiyordu; başlangıcı, doğumu, burada olmayanı burada aramak yanlıştı, mağara alegorisi gibi bir şey oluyordu aksi halde, gölgesi bize yaramaz, gerçeği görmek lazımdı. Fikirlerin, tinin, düşünülebilen her şeyin, düşüncenin de dahil olduğu bir yaratım ocağı olan, iç uzayımıza dönmemiz lazımdı. Hepimiz hayata bir aynadan bakarız Bıyık, tindir bunun adı, gerçekler ondan sekerek bize ulaşırlar. Bu aynayı oluşturan ise idealarımızdan başkası değildir. -Sonuçta düşünmeyende ruh aramak, ahmaklık olsa gerek.--- Ol- ‘un durumlarının ötesinde, gerekliliği, doğruluğu ve yararlılığı bizi ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Etik yaratımımız burada da vardır, bilinç oldukça olduğu gibi. Neydi peki bu ‘şey’? İyi ile kötüyü ayırdığı sanılan bu kavram bambaşka bir şeydi aslında, senden bir isteği vardı ...