TİNDEN SEKENLER - YASA
Hepimiz hayata bir aynadan bakarız Bıyık, tindir bunun adı, gerçekler ondan sekerek bize ulaşırlar. Bu aynayı oluşturan ise idealarımızdan başkası değildir. -Sonuçta düşünmeyende ruh aramak, ahmaklık olsa gerek.--- Ol- ‘un durumlarının ötesinde, gerekliliği, doğruluğu ve yararlılığı bizi ilgilendirir, ilgilendirmelidir. Etik yaratımımız burada da vardır, bilinç oldukça olduğu gibi. Neydi peki bu ‘şey’? İyi ile kötüyü ayırdığı sanılan bu kavram bambaşka bir şeydi aslında, senden bir isteği vardı onun, yükselmeni istiyordu.
İdeal bir insan, etik anlayışı ile -onun pratiği olarak yorumladığım- ahlakı doğru orantılı olan, ve tanrı kavramına en çok yaklaşabilen, tanrıya giden yolun limiti olan – ulaşılamaz olması malumunuz-dır. Bunun imkansızlığı ile uğraşmayacağım, uğraşmaya lüzum da görmüyorum, burada mühim olan nihayetinde nerede olduğundur. Yaklaşmanın, yakınlaşabilmenin yüceliğini övmek bana yetiyor.
Peki buradan nihai bir ahlak yasası çıkar mı Bıyık? Madem hepimiz tanrıya yaklaşmaya çalışıyoruz, o zaman evrensel bir yasa var demiş oluyorsun, hepimizin varmaya çalıştığı o şey, bu olmalıydı? O zaman iyi ahlak ve kötü ahlak yoktu, sadece ahlak ve onsuz yaşayanlar olmalıydı. Bilemiyorum.
Yaşadıklarımız ve gördüklerimiz o kadar eğilip bükülebilirken, ahlak nasıl sağlam kalabilecekti ki? İnsan değişir Bıyık, değişirken de bütün benliğiyle değişir, kendini anlatmaya başladığında bitiremeden bile yeni kişilikten bahsedebilirken, sabit ahlaktan değişmeyen yasalardan nasıl bahsedebilirdik ki? Değişimin kendisi değişirken, sabit şeylerden bahsedebilir miydik, olabilir miydi böyle bir şey? ‘Ama tanrı zamandan muaf değil mi?’ diye fısıldadı birisi. Bilemiyordum.
Burak Emre Avaroğulları
Yorumlar
Yorum Gönder