YAD ELLER Gece, siyah saçlarını dağıtırken Sen dağıttın içimi, Belirsizlik tuzağına düşmüşken, Geldi daha beteri. Viraneyim her gördüğümde, Gelmeni bekliyorum saatlerce, Her gün aynı terane, Yanımda istiyorum sadece. Göz göze gelmeye korkar, Dert başa sarar, Yad eller seni arar, Can evimde bir telaş var. Songül Yıldızlı ( Türkçe Öğretmenliği 2.sınıf )
Dil ve Dilin Ortaya Çıkışı 21. yüzyılda yaşayan şanslı bireyler olarak, hayatımızı kolaylaştıran onlarca, hatta yüzlerce araca sahibiz. Mutfak aletleri, taşıtlar, telefonlar, bilgisayarlar, tabletler... Bunların hepsi bizi gerçekleştirmek istediğimiz sonuca ulaştıran araçlardır. Peki, günlük hayatta en çok kullandığınız aracın ne olduğunu düşündünüz mü? Cevabınız pekâlâ her gün saatlerce sevgilinizle mesajlaştığınız telefonunuz ya da başında dakikalarca uykusuz beklediğiniz kahve makineniz olabilir. Ancak cevap ne yazık ki bunlardan biri değil. Hepimiz bir gün içerisinde onlarca insanla iletişim kuruyoruz. Bu iletişimi ne ile kuruyoruz? Tabii ki dille! Tüm işlerimizi konuşarak, iletişim kurarak halletmiyor muyuz? Dil, insanlar arasında anlamlı bir bağ kurmamızı sağlayan, şüphesiz en temel unsurdur. Günlük yaşamda kullandığımız kelimeler, cümleler ve ifadeler sayesinde düşüncelerimizi, duygularımızı ve ihtiyaçlarımızı başkalarına aktarırız. İster bir öğretmen olara...
Saat Yediye Geliyor Köşe başını döndüğümde geride bir şey unuttuğum aklıma geldi: Çocukluğum. Evet, çocukluğum. Saat yediye geliyordu. Binadan üç can çıktı. Nesi var Rüstem? Ayağı ezilmiş, yanındakinin de kolu kopmuş. Şu çocuğun nesi var? Bilmiyoruz, konuşmuyor ahraz herhalde. Herhalde. Sabah olmuş, nerede benim kahvem? Hâlâ neden yakmadın sobamı? Saat yediye geliyor, Paşa gelir birazdan. Muhakkak gelir . Geçtiğim köşe bana çok şey anlatıyordu. Âdeta benimle konuşuyor, beni azarlıyordu. Sen hiç çocuk olmadın, zaten bunu hak etmedin de sen. Senin nene lazım çocuk olmak. Sana ne lazım parkta oynamak, okula gitmek. Sen adam olarak doğdun ve hep öyle kalacaksın. Aslında doğru değildi, bir zamanlar çocuktum. Fakat o sese karşı çıkacak mecalim yoktu. Cevap vermedim, devam etti. Hem sen çocuk olsan evdeki garibanlar ne yapacaktı? Hepsi eline bakıyor. Yedi nüfus! Evet, yedi. Ne yapmalıydım? Onları da mı terk edecektim? Bütün bu düşüncelerin ağır tesiri ile köşe ba...
Yorumlar
Yorum Gönder